2 Kasım 2017 Perşembe

Karadeniz Turu 5. Gün: Yine Yeniden Trabzon (Sümela, Hamsiköy, Ayasofya, Atatürk Köşkü)

Selam! 👋

Karadeniz turumuzun son günü ile -nihayet- karşınızdayım! 5. günümüzde Trabzon'daki gezilecek yerleri ziyaret ettik. Aslında 2. gün de Trabzon'da birkaç yeri gezmiştik ancak son gün daha çok şehir içinde kalan mekanları görüp turumuzu sonlandırdık.

Altındere Vadisi Milli Parkı ve Sümela Manastırı


5. günün sabahı ilk durağımız yeşillikler içerisinde yer alan Altındere Vadisi Milli Parkı oldu. Amacımız güzeller güzeli Sümela'yı görmekti.

Sümela Manastırı şüphesiz ki Trabzon'un en meşhur, en çok ziyaret edilen mekanı. Dolayısıyla bir Karadeniz turu içinde mutlaka ziyaret edilen yerlerden birisi de bu kilise. Halihazırda restorasyonda olduğu için ziyaret edemedik ancak Altındere Milli Parkı'nın bir noktasından onu izlemek bile güzeldi. Kayalıkların ucunda, aklın hayalin almadığı bir şekilde sapasağlam duran bu yapı gerçekten de büyüleyici değil mi?


Son günde hava kapalı olduğundan karanlık ve kasvetli fotoğraflar çıktı ortaya. Ama bu haliyle de çok hoş görünüyor bana kalırsa. 

Hamsiköy





Sümela dönüşünde Hamsiköy'e uğrayıp enfes sütlacın tadına baktık.

Aslında Hamsiköy rotamızda yoktu ancak Sümela Manastırı sonrası birden tüm tur ahalisine sütlaç aşkı gelince gideceğimiz noktaya Hamsiköy üzerinden gitmeye karar verdik. Yani Hamsiköy'e gitmemizin tek sebebi bu leziz sütlaç. 🙈

Sütlaç beklediğimizin de üstünde bir lezzete sahipti. Üzerindeki kaymağı kaşıkla aldıktan sonra aşağısında klasik kıvamına göre daha sıvı bir sütlaca ulaşıyorsunuz. Köy sütünün tadı da kokusu da kendini o kadar belli ediyor ki! Üzerindeki fındıklar da sütlaca ekstra bir lezzet katıyor. Yolunuz Trabzon'a düşerse Hamsiköy sütlacının tadına mutlaka bakın! Nefis sütlacı Kardak Dinlenme Tesisleri'nde yediğimizi de belirteyim.


Trabzon Ayasofya Müzesi


Hamsiköy'den yemyeşil manzalar eşliğinde ayrılıp şehir merkezindeki Trabzon Ayasofya Müzesi'ne geçtik. Dini yapı, İstanbul'un Latin işgalinden sonra şehre gelen Kommenos ailesine mensup I. Manuel tarafından yaptırılmış.




Bu özelliğiyle Geç Bizans Dönemi'ne ait olan yapı, kilise özelliğini 17. yüzyılda kaybedip şehrin Osmanlı topraklarına dahil edilmesinden sonra (işgalden hemen sonra değil de bir süre sonra ihtiyaç üzerine dönüştürüldüğü biliniyor) cami olarak kullanılmaya başlanmış.

Müzeye dönüşme süresi ise 1958-62 yılları arasındaki restorasyon sürecinden sonra gerçekleşmiş. 1. Dünya Savaşı'nda Ruslar tarafından farklı amaçlarla kullanıldığından restorasyon ihtiyacı duyan yapı 1964 yılında müze haline getirilmiş.

Mimari özellikleri bakımından Gürcistan'daki kiliselere çok benzeyen Trabzon Ayasofyası, muazzam bir taş işçiliğinin eseri. Şehirde de en popüler turistik mekanlardan biri. Hatta özel günler için fotoğraf çektirmeye gelen yerli turistler de oldukça fazlaydı.



Atatürk Köşkü Müzesi


Trabzon'un en zenginlerinden Konstantin Banayadis tarafından yaptırılan ve dönemin en lüks yapılarından biri olan köşk, mübadele sonrası devletin himayesine geçmiş. Atatürk de Trabzon ziyaretlerinde kamu himayesine giren bu köşkte ağırlanmış.

Hem kardeşi Makbule Hanım hem de Atatürk bu evi çok sevdiğinden köşk Atatürk'e hediye edilmiş. Ancak sadece 1930 ve 1937 yıllarında kalabildiği köşkü bir daha ziyaret etme fırsatı olmamış. Yapı, ölümünden sonra Atatürk'ün hatıralarını korumak için de müze haline getirilmiş.

İşte güzeller güzeli köşkten birkaç kare...










Tüm mekanları gezdikten sonra da Akçaabat'a geçip enfes köfteler yedik. Sonrasında ise Sürmene ve Ordu'da alışveriş için birkaç yere uğrayıp İstanbul'a doğru yola çıktık.

Aslında ilk içerikte de söylediğim gibi hayalimiz GAP turu yapmaktı. Son anda iptal olan turun yerine aklımızda olan ama çok da hevesli olmadığımız bir Karadeniz turu satın alıverdik. Ancak şöyle bir bakıyorum da gerçekten keyifli ve güzel anıların olduğu bir 5 günün sonunda huzur içinde eve döndük. 

Bu tatili unutulmaz kılan durumlardan biri de yıl dönümümüze sayılı günler kala yeniden nişanlanmamıza vesile olan bir yüzük ile karşılaşmamız oldu. Eşimin bana evlilik teklifi için özel olarak yaptırdığı yüzüğün kaybolmasından sonra çok üzülmüştüm. Ancak onun yerini doldurmasa da Trabzon'da çok özel bir yüzükle karşılaştık. 85 yıllık, rengi benim alyansımın ve eski yüzüğümün olduğu gibi gül altın, üç küçük elmas taşla süslenmiş, zamanında Rum bir kadının takmaya kıyamadığı için senelerce sandığında sakladığı bir yüzüktü bu. Parmağıma taktığım an eşimin yüzündeki mutluluğu hiç unutmayacağım. 

Umarım bir sonraki gezimiz de bize böyle güzel ve hoş anılar kazandırır. 🙏

Turun ilk 4 gününde neler yaptığımızı merak ediyorsanız aşağıdaki içeriklere göz atabilirsiniz.



Sevgiler!

Beni aşağıdaki adreslerden de takip edebilirsiniz! 👇

Tumblr 📌

İnstagram 📷

Goodreads 📚


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaza yaza azalmaz ki sendeki özgür ruh!