2 Şubat 2016 Salı

Ocak Ayında Okuduğum Kitaplar


Yılın ilk ayı hedeflerimin azıcık altında kitap okusam da genel olarak sevdiğim, bana güzel şeyler anlatan kitaplar okuduğum için ne olursa olsun mutluyum. 2016'ın ilk ayında okuduğum 11 kitabı, -İşte Öyle Hikayeler'i fotoğraflamayı unutmuşum- neden bilmiyorum en son okuduğum kitaptan başlayarak anlatasım var. Gelecek ay nasıl olur bilmiyorum. :)

Not: Bu arada Goodreads hesabımdan beni takip ederek okuduğum kitapları ve yaptığım değerlendirmeleri görebilirsiniz. 

*Gülten Akın - Kırmızı Karanfil (YKY) 
Güzel kadın Gülten Akın'ın 1956-1971 yılları arasında yazdığı şiirlerin yer aldığı Kırmızı Karanfil, ince bir hüznün buram buram tüttüğü bir kitap. Ceylan Ertem'in sesinden dinlemeyi çok sevdiğim meşhur Deli Kızın Türküsü şiirinin de yer aldığı kitaptaki en sevdiğim şiirleri ve dizeleri ayrı bir içerikte sizinle paylaşacağım.
"Benim bir nokta kırılmışlığım, gözlerimin ardında büyür." - Gülten Akın / Rüzgar Saati
*Yalçın Tosun - Dokunma Dersleri (YKY)
Goodreads yorumumu da yazdım; Yalçın Tosun'un bu güzel öykü kitabı, aşkla, tutkuyla, cinsellikle ve masumiyetle altı çizilmiş dokunma dersleri veriyor. Öykülere doyamayan ben nasıl mest oldum siz düşünün. 
"Öyle utangaç bir çocuktum ki, dünyadan özür diler gibi gülüyordum." - Yalçın Tosun / Dokunma Dersleri
*İşte Öyle Hikayeler - Rudyard Kipling (İş Bankası)
Çocuklar için yazılmış İşte Öyle Hikayeler, Kipling'in hayal gücüyle yanıtladığı masalımsı, gerçeküstü öykülerden oluşuyor. Benim çok sevemediğim kitabı, bir çocuk okusa ne düşünürdü çok merak ediyorum ama. :)



*Bilge Kayabalığı - M.E Saltıkov Şçedrin (Helikopter)
Hayal kırıklığına uğradığım bir kitap oldu Bile Kayabalığı. Bana hediye olarak gelen kitap Rus yazar Şçedrin'in masallarından oluşuyor. Masallar, kimi zaman hayvanlar üzerinden topluma ve kişilere gönderme yapıp ders çıkarmamız için yazılmış. Ancak art arda sıralanan hikayelerin toplamda bir bütün olması ve dil ile kurgu bütünlüğü öyle zayıftı ki kendimi kaptıramadım hiç. Yine de içinde çok sevdiğim iki öykü oldu.
"Eğer insanlar hoşnutluk içinde yaşıyorlarsa onlara neden polis gereksin ki?" Şçedrin - Bilge Kayabalığı
*Oliver Twist - Charles Dickens (Engin)
Çocukluğumda sürekli Tom Sawyer ile karıştırdığım Oliver Twist'in hikayesini öğrenmeyi uzun zamandır istiyordum. Zavallı çocukcağızın maceralı hayat hikayesini okurken heyacanlandım, hüzünlendim, sinirlendim. Pek çok duyguyu aynı anda yaşadım. Sanırım klasiklerin tılsımı bu. Ben bu tip bir hikayeyi yeni ve çağdaş bir yazardan okusam çok sinir bozucu ve yapmacık gelirdi. Ama Dickens yazınca öyle olmuyor tabii.


*Budala - Dostoyevski (İletişim)
Gelelim fasulyenin faydalarına. Dostoyevski'nin yazdığı her şeyi okumak istiyorum. Öncelikle bunu belirteyim. Kurgusu, akışı, aralara kendi hayatından, özel fikirlerinden bir şeyler serpiştirmesi onun yazdıklarını güzelleştiren başlıca ögeler bana göre. Bir günü, kısa bir olayı sayfalarca anlatsa da sıkmayan, konu ve olay hakkında merakımı daima ayakta tutan bir yazar. Her yazdığı şeyde aynı şeyleri hissediyorum. Düşünün; bu kitabı Holbein'in İsa'nın çarmıhtan indiği sahneyi betimlediği bir resimden esinlenerek yazmış. İsa'nın mükemmel ve kusursuz insanlığını ve peygamberliğini 19. yüzyıl Rusya'sında bambaşka insanların içerisine atıvermiş. Ortaya da ironilerle dolu, düşündürücü bir roman çıkmış.
"Göreceksin: kadınlar zayıftır, anneler güçlüdür." - Julie Otsuka / Tavan Arasındaki Buda
*Tavan Arasındaki Buda - Julie Otsuka (Domingo)
Japonya'dan Amerika'ya büyük umutlarla gelen gencecik kadınların zengin ve yakışıklı kocalar yerine çökmüş, işçi ya da çiftçilik yaparak geçimlerini sağlayan, kaba adamlarla evlenmek zorunda kalmalarını konu alan kitapta öyle çok şey dokundu ki içime. Ancak anlatım tarzı çok genel olduğundan bir türlü yoğunlaşamadım. Farklı hikayelerin hepsini birden vermek istediği için yazar derin bir etki bırakamıyor bana göre. 


“Acaba, kalp kırılırken nasıl bir ses çıkıyor?” Yuri Oleşa - Kıskançlık 
*Kıskançlık - Yuri Oleşa (Kırmızı Kedi)
Sovyet düzenin metaforunun yansıtıldığı bir kitap olarak öne çıkan Kıskançlık'ta, kurgu ve insan psikolojisinin ele alınış biçimi daha çok ilgimi çekti. Yer yer kafamı karıştıran bölümler, olayları kopuklaştıran anlatımlar beni biraz yordu. ( Bir de Rus isimleriyle ciddi sorunlarım var.) Nabakov ve Bulgakov gibi yazarlarla karşılaştırılan bir yazar olduğu için Oleşa'nın kitabını çok sevmememin nedenini kendi kıt anlayışıma verip içimi rahatlatıyorum.

*Başka Dillerin Şarkısı - Karin Karakaşlı (Doğan Kitap)
Kitabın bazı yerlerini çok benimsedim, bazı yerlerinde "İyi de ne gerek vardı?" dedim. Bana hüzün daha ince, nazenin, aşırıya kaçmadan, kabak tadı vermeden anlatılmalı. Yine de bir sürü satırı işaretledim, en çok da şu soruyu sevdim: 
"Ne kadar uzun olabilir iki elin mesafesi?"

*Kağıt Ev - Dominguez (Jaguar)
Fazla söze gerek yok çocuklar. Kitapları seven herkes biraz olsun kendinden bir şey bulacak, mutlaka etkilenecektir.
"İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir; yığılmış kitaplar toplamı değildir asla." - Dominguez / Kağıt Ev
*Hah - Birgül Oğuz (Metis)
Bir hevesle ve merakla beklediğim kitabı okuduğumda beklentimi karşılayamadım nedense. Aslında böyle büyük beklentilere girdiğim için kendime kızıyorum bazen. Sevsem de kötü bulmasam da yine de kitabı zihnimde gerilere atmama sebep oluyor beklentiler. Muazzamı yakalayamayınca hayal kırıklığı yaşıyorum. Hah da öyle oldu benim için. 
“Pis faşistlerin göbekleri çatlamıştı işçi alanı içmekten ama ‘gün doğmuş hep uyanmıştık’.” - Birgül Oğuz / Hah







4 yorum:

  1. Keşke bu kadar çok kitabı ben de 1 ayda okuyabilsem. Ben sadece 2 buçuk kitap okuyabildim. Birkaç yıl önce Tavan Arasındaki Buda'yı okumuştum. Hemen hemen okuduğum tüm yorumlarda yazarın çoğul anlatımı olumsuz karşılanmış ama ben farklı hatta hoş bulmuştum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, öğrenciyken daha fazla okurdum. Çalışınca böyle olunca kendime göre az geliyor. :) Tavan Arasındaki Buda'da çoğul anlatım hoş olmasına hoş ama bir hikayeyi etkileyici kılmak için onun derinine inmek çok önemli diye düşünüyorum.
      Sevgiler!

      Sil
  2. "Kıskançlık" kitabı elimde bir süredir. Kitap yarım bırakmayı sevmediğim için süründürüyorum ama hızımı kesti.... Sonunda okuyanlar var mı neler yazmışlar diye bakınırken sizin yorumunuzu gördüm. Bir türlü atmosferi, ortamı ve kişileri kafamda canlandıramadım. Bir sorun var ama ben de kendi anlayış kıtlığıma yorumladım....(Çeviri den de şüpheleniyorum azıcık:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba. :) Zor bir kitap olduğunu kabullendim ben. Aslında bir nefeste okumak, maksimum 2 günde bitirmek çok daha iyi yoğunlaşmanızı sağlayacaktır. Yoksa dediğiniz gibi sürünüyor. Çeviriden kaynaklı da olabilir ama sanırım yazarın tarzı ve kalemi de biraz farklı. Kötü bir kitap değil, zor bir kitap diyelim. Bitirdiğinizde sizin de yorumunuzu almak isterim. Sevgiler! :)

      Sil

Yaza yaza azalmaz ki sendeki özgür ruh!